Tacettin DURMUŞ
Dr. Akyüz, İklim değişikliğinin Kars ve çevre iller üzerindeki etkileri hakkında hazırladığı bilimsel demeci, gazetemiz marifetiyle bölge halkı ile paylaştı.
Kars ve çevresini yakından ilgilendiren konu hakkında bir çevre bilimci olarak ele aldığı demecini paylaşan Akyüz, küresel ısınma hakkında toplumsal bilincin artmasına katkı sağlamak istediğini söyledi.
KARS VE ÇEVRE İLLER İÇİN KURAKLIK UYARISI!
Kars ve çevre iller için kuraklığın kapıda olduğunu demecinde belirten Çevre Bilimci Dr. Emrah Akyüz, “Türkiye iklim değişikliğinin neden olduğu çevre sorunları ile karşı karşıya. Son dönemlerde iklim değişikliğinden dolayı Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış miktarının azalması nedeniyle kuraklık sorunu daha belirgin olmaya başladı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİNİ DAHA DA ARTTIRACAK.”
İklim değişikliği özellikle son yüzyılın en önemli çevre sorunudur. Sanayi Devrimi sonrası yaşanan iktisadi dönüşümle birlikte çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurları insanlar tarafından hızla tahrip edilmektedir. Aşırı fosil yakıt kullanımı, kontrolsüz nüfus artışı, tüketim toplumu, çarpık kentleşme ve tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinin artması gibi nedenlerden dolayı sera gazlarının kontrolsüz bir şekilde atmosfere salınması, küresel ısınmayı tetiklemektedir. Yeryüzü ortalama sıcaklığında yaşanan hızlı artışlar, iklimlerin kısa süre içerisinde değişmesine neden olmaktadır. Sera gazlarının salınımının artması nedeniyle iklim değişikliğinin etkileri de artmaya devam edecektir.
“TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARI, SEL FELAKETLERİ VE KURAKLIK DAHA SIK GÖRÜLECEK.”
Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden bir tanesidir. Türkiye’nin içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden bir tanesini oluşturmaktadır. Türkiye’de iklim değişikliğinden kaynaklanan üç çevre olayı daha sık görülmeye başlayacaktır. İklim değişikliğinin etkileri bölgeden bölgeye farklılık gösterecektir. İklim değişikliği Akdeniz ve Ege bölgelerinde orman yangınlarının, Karadeniz Bölgesi’nde su taşkınlarının, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise kuraklık sorununun daha fazla yaygınlaşmasını tetikleyecektir.
“KARS VE ÇEVRE İLLER KURAKLIK RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA.”
Kars ve çevre illerin bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortalama sıcaklığın arttığı gözlemlenmektedir. Bu bölgelerde son yıllarda yıllık don olaylı gün sayısı da azalmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nde gözlemlenen en önemli sorun ise yağış miktarında yaşanan azalmadır. Karasal ikliminin hâkim olduğu Kars ve çevre illerin yağış miktarında iklim değişikliğinin neden olduğu azalma söz konusudur. Bu azalmanın devam etmesi durumunda karasal ikliminin egemen olduğu bölgelerde kuraklık en ciddi sorunlardan bir tanesi olarak ortaya çıkacaktır. Nitekim son dönemlerde Kars’ta barajların doluluk oranının düşmesi, bu bölgenin karşı karşıya kaldığı kuraklık sorunun ne kadar alarm verici boyutta olduğunu bizlere göstermektedir.
“KURAK RİSKİNE KARŞI SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE POLİTİKALARINA İHTİYAÇ VAR.”
İklim değişikliği küresel bir sorundur. İklim değişikliği ancak küresel ölçekte sürdürülebilir çevre politikalarının hayatta geçirilmesi ile önlenebilir. Fakat Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede bölgesel politikaları hayata geçirmesi gerekmektedir. Türkiye’nin iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık sorunu ile mücadele atması gereken adımları üç başlık altında özetlemek mümkündür. Birincisi, mevcut tatlı su kaynaklarının korunması ve bunların rasyonel bir şekilde kullanılmasıdır. Temel ihtiyaçlar dışında tatlı su rezervlerinin kullanımının kısıtlanması gerekmektedir. İkincisi, iklim değişikliği hakkında toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Toplumun iklim değişikliğinin neden olduğu riskler ve bu risklere karşı yapılması gerekenler hakkında bilinçlendirilmesi, iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının salınımın azaltılmasına katkı sağlayabilir. Üçüncüsü, tarımsal faaliyetlerde daha az suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerinin tercih edilmesi gerekmektedir. Tatlı su kaynaklarının önemli bir kısmı tarımsal faaliyetlerde kullanılmaktadır. “dedi.
Dr. Akyüz, İklim değişikliğinin Kars ve çevre iller üzerindeki etkileri hakkında hazırladığı bilimsel demeci, gazetemiz marifetiyle bölge halkı ile paylaştı.
Kars ve çevresini yakından ilgilendiren konu hakkında bir çevre bilimci olarak ele aldığı demecini paylaşan Akyüz, küresel ısınma hakkında toplumsal bilincin artmasına katkı sağlamak istediğini söyledi.
KARS VE ÇEVRE İLLER İÇİN KURAKLIK UYARISI!
Kars ve çevre iller için kuraklığın kapıda olduğunu demecinde belirten Çevre Bilimci Dr. Emrah Akyüz, “Türkiye iklim değişikliğinin neden olduğu çevre sorunları ile karşı karşıya. Son dönemlerde iklim değişikliğinden dolayı Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış miktarının azalması nedeniyle kuraklık sorunu daha belirgin olmaya başladı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİNİ DAHA DA ARTTIRACAK.”
İklim değişikliği özellikle son yüzyılın en önemli çevre sorunudur. Sanayi Devrimi sonrası yaşanan iktisadi dönüşümle birlikte çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurları insanlar tarafından hızla tahrip edilmektedir. Aşırı fosil yakıt kullanımı, kontrolsüz nüfus artışı, tüketim toplumu, çarpık kentleşme ve tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinin artması gibi nedenlerden dolayı sera gazlarının kontrolsüz bir şekilde atmosfere salınması, küresel ısınmayı tetiklemektedir. Yeryüzü ortalama sıcaklığında yaşanan hızlı artışlar, iklimlerin kısa süre içerisinde değişmesine neden olmaktadır. Sera gazlarının salınımının artması nedeniyle iklim değişikliğinin etkileri de artmaya devam edecektir.
“TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARI, SEL FELAKETLERİ VE KURAKLIK DAHA SIK GÖRÜLECEK.”
Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden bir tanesidir. Türkiye’nin içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden bir tanesini oluşturmaktadır. Türkiye’de iklim değişikliğinden kaynaklanan üç çevre olayı daha sık görülmeye başlayacaktır. İklim değişikliğinin etkileri bölgeden bölgeye farklılık gösterecektir. İklim değişikliği Akdeniz ve Ege bölgelerinde orman yangınlarının, Karadeniz Bölgesi’nde su taşkınlarının, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise kuraklık sorununun daha fazla yaygınlaşmasını tetikleyecektir.
“KARS VE ÇEVRE İLLER KURAKLIK RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA.”
Kars ve çevre illerin bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortalama sıcaklığın arttığı gözlemlenmektedir. Bu bölgelerde son yıllarda yıllık don olaylı gün sayısı da azalmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nde gözlemlenen en önemli sorun ise yağış miktarında yaşanan azalmadır. Karasal ikliminin hâkim olduğu Kars ve çevre illerin yağış miktarında iklim değişikliğinin neden olduğu azalma söz konusudur. Bu azalmanın devam etmesi durumunda karasal ikliminin egemen olduğu bölgelerde kuraklık en ciddi sorunlardan bir tanesi olarak ortaya çıkacaktır. Nitekim son dönemlerde Kars’ta barajların doluluk oranının düşmesi, bu bölgenin karşı karşıya kaldığı kuraklık sorunun ne kadar alarm verici boyutta olduğunu bizlere göstermektedir.
“KURAK RİSKİNE KARŞI SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE POLİTİKALARINA İHTİYAÇ VAR.”
İklim değişikliği küresel bir sorundur. İklim değişikliği ancak küresel ölçekte sürdürülebilir çevre politikalarının hayatta geçirilmesi ile önlenebilir. Fakat Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede bölgesel politikaları hayata geçirmesi gerekmektedir. Türkiye’nin iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık sorunu ile mücadele atması gereken adımları üç başlık altında özetlemek mümkündür. Birincisi, mevcut tatlı su kaynaklarının korunması ve bunların rasyonel bir şekilde kullanılmasıdır. Temel ihtiyaçlar dışında tatlı su rezervlerinin kullanımının kısıtlanması gerekmektedir. İkincisi, iklim değişikliği hakkında toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Toplumun iklim değişikliğinin neden olduğu riskler ve bu risklere karşı yapılması gerekenler hakkında bilinçlendirilmesi, iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının salınımın azaltılmasına katkı sağlayabilir. Üçüncüsü, tarımsal faaliyetlerde daha az suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerinin tercih edilmesi gerekmektedir. Tatlı su kaynaklarının önemli bir kısmı tarımsal faaliyetlerde kullanılmaktadır. “dedi.