Tacettin DURMUŞ
Kars ve çevresinde oluşan sel baskınlarına öncelikle dağların ve vadilerin neden olduğunu belirten Alibeyoğlu, Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı konumundaki Kars’ın akarsu vadileriyle ve önemli yükseltileri olan Allahüekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ, Aşağıdağ ve Yahni Dağı ile çevrelenmekte olduğunu hatırlattı.
Şehre su taşıyan ve yağış havzası fazla olan derelerde şehre girmeden kuşaklama kanalı veya taşkın sönümleyici yapıların inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Naif Alibeyoğlu; “Kars’ta genel olarak aylık ortalama yağış miktarı 20 kg/m2 ‘den başlamak suretiyle 80 kg/m2’lere ulaşabilmektedir. Özellikle karların erimesiyle şehir merkezimizin güneybatısından geçen Kars Çayı’nda, ona bağlanan yan derelerde yükselmelere, taşmak suretiyle can ve mal kaybına sebebiyet verebilmektedir.
Bu sorunun kesin çözümü ile ilgili teknik danışmanlarımdan aldığım bilgiler doğrultusunda; Kars Çayı’nın membasında bir baraj yapmak suretiyle hem taşkınları sonlandırmak ve hayvancılıkta ülke ekonomisindeki yeri yadsınamaz şehrimizin hayvansal yem üretimine katkı sağlaması bakımından basınçlı sulama sisteminin inşa edilmesi büyük önem arz etmektedir. Konu ile ilgili olarak DSİ nin planlama ve proje çalışmasının devam ettiği bilinmektedir. Ancak uzun yıllar askıda bulunan bu projenin hayata geçirilmesi için artık kalıcı adımların atılması gerekmektedir.
Ayrıca Kars Çayı’na bağlanan Molla Ömer Deresi Taşkın Koruma Kanalında yer yer demiryolu ağı ile kesiştiği noktalarda dik kurbların bulunması suyun hızını kesmekte ve geriye doğru şişmek suretiyle taşkına neden olmaktadır.
Bu nedenle ilgili kurumlarca taşkın anında şehre su taşıyan ve yağış havzası fazla olan derelerde şehire girmeden kuşaklama kanalı veya taşkın sönümleyici yapıların yapımı çalışmalarına acilen başlanılmalıdır.
Bu proje ve düzenlemelerin biran önce hayata geçirilmesi halinde ilimizde taşkın ile ilgili sorun kalmayacak ve değerli hemşehrilerimiz artık mağdur olmayacaklardır.”dedi.
Kars ve çevresinde oluşan sel baskınlarına öncelikle dağların ve vadilerin neden olduğunu belirten Alibeyoğlu, Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı konumundaki Kars’ın akarsu vadileriyle ve önemli yükseltileri olan Allahüekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ, Aşağıdağ ve Yahni Dağı ile çevrelenmekte olduğunu hatırlattı.
Şehre su taşıyan ve yağış havzası fazla olan derelerde şehre girmeden kuşaklama kanalı veya taşkın sönümleyici yapıların inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Naif Alibeyoğlu; “Kars’ta genel olarak aylık ortalama yağış miktarı 20 kg/m2 ‘den başlamak suretiyle 80 kg/m2’lere ulaşabilmektedir. Özellikle karların erimesiyle şehir merkezimizin güneybatısından geçen Kars Çayı’nda, ona bağlanan yan derelerde yükselmelere, taşmak suretiyle can ve mal kaybına sebebiyet verebilmektedir.
Bu sorunun kesin çözümü ile ilgili teknik danışmanlarımdan aldığım bilgiler doğrultusunda; Kars Çayı’nın membasında bir baraj yapmak suretiyle hem taşkınları sonlandırmak ve hayvancılıkta ülke ekonomisindeki yeri yadsınamaz şehrimizin hayvansal yem üretimine katkı sağlaması bakımından basınçlı sulama sisteminin inşa edilmesi büyük önem arz etmektedir. Konu ile ilgili olarak DSİ nin planlama ve proje çalışmasının devam ettiği bilinmektedir. Ancak uzun yıllar askıda bulunan bu projenin hayata geçirilmesi için artık kalıcı adımların atılması gerekmektedir.
Ayrıca Kars Çayı’na bağlanan Molla Ömer Deresi Taşkın Koruma Kanalında yer yer demiryolu ağı ile kesiştiği noktalarda dik kurbların bulunması suyun hızını kesmekte ve geriye doğru şişmek suretiyle taşkına neden olmaktadır.
Bu nedenle ilgili kurumlarca taşkın anında şehre su taşıyan ve yağış havzası fazla olan derelerde şehire girmeden kuşaklama kanalı veya taşkın sönümleyici yapıların yapımı çalışmalarına acilen başlanılmalıdır.
Bu proje ve düzenlemelerin biran önce hayata geçirilmesi halinde ilimizde taşkın ile ilgili sorun kalmayacak ve değerli hemşehrilerimiz artık mağdur olmayacaklardır.”dedi.