Tacettin DURMUŞ
Arslan, Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte 10’uncu Yıl Marşı'nın yazarı olan Behçet Kemal Çağlar’ın yakın tarihimizin bilmediğimiz sayfalarından, Kars’a dair “Doğu Yaylasında Bir Dolaşma” adlı yazısını Kars halkı ile paylaştı.
Doç. Dr. Nebahat Oran Arslan, Behçet Kemal Çağlar’ın kendisi tarafından çıkarılan haftalık sanat mecmuası ‘Şadırvan’ın 17 Haziran 1949 tarihli sayısında, kendi kaleminden yazdığı “Doğu Yaylasında Bir Dolaşma” başlıklı bir yazısına ulaştığında çok heyecanlandığını söyledi.
Yazı ile ilgili olarak gazetemize açıklamada bulunan Aslan, Kars ile her bilginin kendisini ziyadesiyle memnun ettiğine vurgu yaparak, tarih çalışmanın en güzel yönünün bir satır bilgiden kocaman bir nehre ulaşmak olduğunun altını çizdi.
Behçet Kemal Çağlar’ın gibi değerli bir şair ve yazarın bizzat Kars’a gelerek, ayrıldıktan sonra izlenimlerini nasıl kaleme aldığını önemli olduğunu da ifade deden Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebahat Oran Arslan, söz konusu yazıyı şu şeklide duygularla dile getirdi:
“Ben yaklaşık 15 yıldır bu şehirle ilgili her şeyi toplamaya çalıştım. Yıllar geçtikçe arşivim belli bir noktaya ulaştı. Daha önce de hiç kimsenin ulaşmadığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Kars’a gelişiyle ilgili iki orijinal yazı paylaşmıştım. Bilmem dikkatinizi çekti mi? Umarım okumuşsunuzdur. Bu elimdeki yazı da orijinal bir makale ve bizi 1949 yılına götürecek. Birlikte bakalım; Ünlü bir şair ve yazar bizzat Kars’a gelerek izlenimlerini bize nasıl aktarmış.
İyi okumalar. (Not: Makale çok uzun ben bazı kısımlarından alıntılar yapacağım.) ‘Doğu yaylalarına gitmeyen Türklüğe tam erememiş sayılsa yeridir.’ cümlesiyle başlayan yazı, kıyı şeridinden yaylaya çıkarken duyulan o hazzı anlatarak devam etmiş. Ve ‘Kars Dağları dört yanınızı saracaktır. Bu silsileden birinin adı da Allah-u Ekber’dir. Allah’u Ekber’i dağ diye bağrına basmış bu yaylada her tepe göğe nakşolunmuş, bulutların beyaz kadifesine sarılıp emanet edilmiş bir anıt gibidir. Kars size uzak ve sapa gelmesin. Buraya tarih boyunca uğramayan meşhur pek azdır. Alpaslan, Timur ve Yavuz Kars’ta gecelediler. İskender, Dara, Ömer, Uzun Hasan ordularıyla Kars’ı tavaf ettiler. İki bin - üç bin irtifada vatan miyracındasınız. Hiçbir sey yapamazsanız bile otelinizden çıkıp kaleye doğru ağır ağır yürüyünüz. Solunuzda Kars deresi size bu kahraman ve gazi şehrin menkıbelerini fısıldayadursun. Buranın ilk fatihlerinden, Alperenlerinden Hasan Harakani’nin Türbesi yanındaki düzlüğe uzanın; bırakın ruhunuz bir beyaz hayalet alışkanlığı ile beyaz yayla gecesine dalıversin… Ay ışığı değil de sanki alın aklığı. Göğe bile kar yağmış gibi … Doğu’nun baharı yeryüzünde kısa sürer fakat dağ başında ve gökyüzünde yaz aylarında bile bahar vardır.”
Makalenin devamında Kağızman kazasından, Kars halkoyunlarından ve Kars kahramanlık hikâyelerinden bahseden yazar şöyle devam eder; “Adım başında yeni kahramanlık hikayesi dinliyorsunuz: Zekariya Çavuş, Hamdi Bey, Durmuş Ağa, Güllü Nine, Hasan Fehmi Hoca, Susan Zade, Mihrali Bey, Yeğen Mehmet Paşa, Şehla, Serdar Ahmet.. Bunların hepsi tarihe şan veren Türk’lerdendir… Kars yalnız kahramanlar değil şairler yatağıdır. Ramazan aylarında kahveleri halk şairleriyle dolup taşar. Cemal Turani, Mustafa Nihani, Dursun Cevlani, Sabit Müdami, Kasım Hicrani, hepsi Kars’ta yaşayan, hepsi bülbüller gibi şakıyan halk şairlerimizdendir. Kars taşından toprağından, suyundan havasından, sözünden, sazından burcu burcu Türk kokar. İnsan Kars’a gitmekle Türklüğün kaynaklarından birine daha eğilip içmiş olur…” ve ünlü şair ve yazar yazısını şöyle bitirir: “
….. dinlenmek, öğrenmek övünmek için Kars’a gidiniz….. Halk şairinin sazında Türk gönlünün dinlendiğini duymak için, adım başında bir kahramanla karşılaşıp Türklüğünüzle övünmek için KARS’A GİDİNİZ”
Arslan, Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte 10’uncu Yıl Marşı'nın yazarı olan Behçet Kemal Çağlar’ın yakın tarihimizin bilmediğimiz sayfalarından, Kars’a dair “Doğu Yaylasında Bir Dolaşma” adlı yazısını Kars halkı ile paylaştı.
Doç. Dr. Nebahat Oran Arslan, Behçet Kemal Çağlar’ın kendisi tarafından çıkarılan haftalık sanat mecmuası ‘Şadırvan’ın 17 Haziran 1949 tarihli sayısında, kendi kaleminden yazdığı “Doğu Yaylasında Bir Dolaşma” başlıklı bir yazısına ulaştığında çok heyecanlandığını söyledi.
Yazı ile ilgili olarak gazetemize açıklamada bulunan Aslan, Kars ile her bilginin kendisini ziyadesiyle memnun ettiğine vurgu yaparak, tarih çalışmanın en güzel yönünün bir satır bilgiden kocaman bir nehre ulaşmak olduğunun altını çizdi.
Behçet Kemal Çağlar’ın gibi değerli bir şair ve yazarın bizzat Kars’a gelerek, ayrıldıktan sonra izlenimlerini nasıl kaleme aldığını önemli olduğunu da ifade deden Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebahat Oran Arslan, söz konusu yazıyı şu şeklide duygularla dile getirdi:
“Ben yaklaşık 15 yıldır bu şehirle ilgili her şeyi toplamaya çalıştım. Yıllar geçtikçe arşivim belli bir noktaya ulaştı. Daha önce de hiç kimsenin ulaşmadığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Kars’a gelişiyle ilgili iki orijinal yazı paylaşmıştım. Bilmem dikkatinizi çekti mi? Umarım okumuşsunuzdur. Bu elimdeki yazı da orijinal bir makale ve bizi 1949 yılına götürecek. Birlikte bakalım; Ünlü bir şair ve yazar bizzat Kars’a gelerek izlenimlerini bize nasıl aktarmış.
İyi okumalar. (Not: Makale çok uzun ben bazı kısımlarından alıntılar yapacağım.) ‘Doğu yaylalarına gitmeyen Türklüğe tam erememiş sayılsa yeridir.’ cümlesiyle başlayan yazı, kıyı şeridinden yaylaya çıkarken duyulan o hazzı anlatarak devam etmiş. Ve ‘Kars Dağları dört yanınızı saracaktır. Bu silsileden birinin adı da Allah-u Ekber’dir. Allah’u Ekber’i dağ diye bağrına basmış bu yaylada her tepe göğe nakşolunmuş, bulutların beyaz kadifesine sarılıp emanet edilmiş bir anıt gibidir. Kars size uzak ve sapa gelmesin. Buraya tarih boyunca uğramayan meşhur pek azdır. Alpaslan, Timur ve Yavuz Kars’ta gecelediler. İskender, Dara, Ömer, Uzun Hasan ordularıyla Kars’ı tavaf ettiler. İki bin - üç bin irtifada vatan miyracındasınız. Hiçbir sey yapamazsanız bile otelinizden çıkıp kaleye doğru ağır ağır yürüyünüz. Solunuzda Kars deresi size bu kahraman ve gazi şehrin menkıbelerini fısıldayadursun. Buranın ilk fatihlerinden, Alperenlerinden Hasan Harakani’nin Türbesi yanındaki düzlüğe uzanın; bırakın ruhunuz bir beyaz hayalet alışkanlığı ile beyaz yayla gecesine dalıversin… Ay ışığı değil de sanki alın aklığı. Göğe bile kar yağmış gibi … Doğu’nun baharı yeryüzünde kısa sürer fakat dağ başında ve gökyüzünde yaz aylarında bile bahar vardır.”
Makalenin devamında Kağızman kazasından, Kars halkoyunlarından ve Kars kahramanlık hikâyelerinden bahseden yazar şöyle devam eder; “Adım başında yeni kahramanlık hikayesi dinliyorsunuz: Zekariya Çavuş, Hamdi Bey, Durmuş Ağa, Güllü Nine, Hasan Fehmi Hoca, Susan Zade, Mihrali Bey, Yeğen Mehmet Paşa, Şehla, Serdar Ahmet.. Bunların hepsi tarihe şan veren Türk’lerdendir… Kars yalnız kahramanlar değil şairler yatağıdır. Ramazan aylarında kahveleri halk şairleriyle dolup taşar. Cemal Turani, Mustafa Nihani, Dursun Cevlani, Sabit Müdami, Kasım Hicrani, hepsi Kars’ta yaşayan, hepsi bülbüller gibi şakıyan halk şairlerimizdendir. Kars taşından toprağından, suyundan havasından, sözünden, sazından burcu burcu Türk kokar. İnsan Kars’a gitmekle Türklüğün kaynaklarından birine daha eğilip içmiş olur…” ve ünlü şair ve yazar yazısını şöyle bitirir: “
….. dinlenmek, öğrenmek övünmek için Kars’a gidiniz….. Halk şairinin sazında Türk gönlünün dinlendiğini duymak için, adım başında bir kahramanla karşılaşıp Türklüğünüzle övünmek için KARS’A GİDİNİZ”