Parti binası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını okuyan HDP Kars İl Başkan Yardımcısı Hacer Karataş Altay, yeryüzündeki en zararlı canlı türü olarak bilinen insanların paylaşmayı öğrenebildiklerinde, işte o zaman yaşanacak bir dünyaya sahip olunabileceğini ileri sürdü.
Altay açıklamasını şöyle sürdürdü:
Her yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü olarak kutlanan bu tarihi günde bir nebze olsa da insanlığın arzuları sevinçleri gerçekleşti.
1939 yılında Nazi Almanya’sının Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı'nın da ilk günü. 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak 1981 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edildi.İlk kez 1982'de kutlandı. Nazi Almanya’sının başlattığı kanlı savaş 60 milyona yakın insanın canına mal olurken milyonlarca insanın da yerinden, yurdundan olmasına neden olmuştur. Şehirler yakılıp yıkıldı.
Ne yazık ki, geçmişten bugüne kadar Dünya üzerinde tam olarak bir barış sağlanamadı ve dünya halkları huzura kavuşmadı. Her sene çoğunlukla orta doğu ülkelerinde ve yaşadığımız topraklar dahil olmak üzere acımasız savaşlar devam etmektedir.İnsanlar her türlü katliamlardan geçiyor. Tekçi ve diktatörlük anlayışın bulunduğu toprakları katliam yerine çevirmişler. Bu savaşların en büyük mağdurları da kadınlar ve çocuklardır. Doğa, ekoloji ile birlikte yeryüzündeki bütün canlılar bu kirli savaşta yok olup tükeniyor.Yeryüzündeki en zararlı canlı türü olarak bilinen insanlar paylaşmayı öğrenebildiklerinde, işte o zaman yaşanacak bir dünyaya sahip olacağız.
Diktatörler saltanatlarını sürdürmek için savaş çıkartırken halkları birbirine düşmanlaştırmakta bir tereddüt görmemektedirler. Sayısız gencin bedenleri toprağa gömülüyorken bu savaşlara sebep olanların göstermelik tepkileri dışında bir damla gözyaşı dökmediklerini de bilmeliyiz. Acıma duygularının olmadığını yeni savaşlar çıkarmaya devam etmektedirler.
Kirli savaş politikasına harcanan paralar insanları yoksulluktan kurtarmak, insanları yaşatmak yerine öldürmek için sınırsızca harcanmaktadır. 21. Yüzyılda halkların anadilleri yasaklanıyor, emekçilerin hakları sorgusuz sualsiz gasp ediliyor.1 Eylül Dünya Barış Gününü bu vesile ile kutlanıyor. Her türlü haksızlığa karşı tepkimizi yükseltelim ve çağrılara ses verelim ki, katliamlar ve savaşlar son bulsun. Dünya dağlarıyla, ırmaklarıyla, ormanlarıyla bize gülsün. Pas tutmuş hapishane kapıları açılsın, sürgünler son bulsun. Çocukları yetim bırakan, anaları ağlatan silahları lanetleyelim. Büyük sanatçı Aram Tikran’ın deyimiyle ‘bana fırsat verilirse bütün silahları toplayıp müzik aletleri yaparım’ demişti.
Bırakın çocuklarımız gülsünler, koşsunlar ayın, güneşin, yıldızların doğuşunu-batışını seyretsinler. Ve ufacık bedenleri yara almadan, gözyaşı dökmeden, acı çekmeden büyüsünler ki belki bizleri affederler.Bu topraklarda barış dışında bütün yöntemler denendi, toplumu çürütmekten başka bir işe yaramadı. Denenmemiş tek yöntem olan barışta ısrar etmek aynı zamanda bu ülkenin ve halkların kurtuluşudur.
Yıllardır Yaşanan savaşta harcanan paralarla yeniden bir dünya inşası yapıla bilirdi. Yaşanan felaketlerin sona ermesini arzulayan ve mevcut çürümüşlükten kurtulmak isteyen herkesin ortak görevidir. Biz kendi mücadelemize, bu toprakların ve toplumun barış isteğine inanıyoruz. Mutlaka bu topraklarda onurlu bir barışı yaratacağız.
1 Eylül Dünya Barış Günü bütün insanlığa kutlu olsun, bu uğurda mücadele eden ve barışı büyütmeye çalışan dünya insanlığını selamlıyoruz.”
Altay açıklamasını şöyle sürdürdü:
Her yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü olarak kutlanan bu tarihi günde bir nebze olsa da insanlığın arzuları sevinçleri gerçekleşti.
1939 yılında Nazi Almanya’sının Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı'nın da ilk günü. 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak 1981 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edildi.İlk kez 1982'de kutlandı. Nazi Almanya’sının başlattığı kanlı savaş 60 milyona yakın insanın canına mal olurken milyonlarca insanın da yerinden, yurdundan olmasına neden olmuştur. Şehirler yakılıp yıkıldı.
Ne yazık ki, geçmişten bugüne kadar Dünya üzerinde tam olarak bir barış sağlanamadı ve dünya halkları huzura kavuşmadı. Her sene çoğunlukla orta doğu ülkelerinde ve yaşadığımız topraklar dahil olmak üzere acımasız savaşlar devam etmektedir.İnsanlar her türlü katliamlardan geçiyor. Tekçi ve diktatörlük anlayışın bulunduğu toprakları katliam yerine çevirmişler. Bu savaşların en büyük mağdurları da kadınlar ve çocuklardır. Doğa, ekoloji ile birlikte yeryüzündeki bütün canlılar bu kirli savaşta yok olup tükeniyor.Yeryüzündeki en zararlı canlı türü olarak bilinen insanlar paylaşmayı öğrenebildiklerinde, işte o zaman yaşanacak bir dünyaya sahip olacağız.
Diktatörler saltanatlarını sürdürmek için savaş çıkartırken halkları birbirine düşmanlaştırmakta bir tereddüt görmemektedirler. Sayısız gencin bedenleri toprağa gömülüyorken bu savaşlara sebep olanların göstermelik tepkileri dışında bir damla gözyaşı dökmediklerini de bilmeliyiz. Acıma duygularının olmadığını yeni savaşlar çıkarmaya devam etmektedirler.
Kirli savaş politikasına harcanan paralar insanları yoksulluktan kurtarmak, insanları yaşatmak yerine öldürmek için sınırsızca harcanmaktadır. 21. Yüzyılda halkların anadilleri yasaklanıyor, emekçilerin hakları sorgusuz sualsiz gasp ediliyor.1 Eylül Dünya Barış Gününü bu vesile ile kutlanıyor. Her türlü haksızlığa karşı tepkimizi yükseltelim ve çağrılara ses verelim ki, katliamlar ve savaşlar son bulsun. Dünya dağlarıyla, ırmaklarıyla, ormanlarıyla bize gülsün. Pas tutmuş hapishane kapıları açılsın, sürgünler son bulsun. Çocukları yetim bırakan, anaları ağlatan silahları lanetleyelim. Büyük sanatçı Aram Tikran’ın deyimiyle ‘bana fırsat verilirse bütün silahları toplayıp müzik aletleri yaparım’ demişti.
Bırakın çocuklarımız gülsünler, koşsunlar ayın, güneşin, yıldızların doğuşunu-batışını seyretsinler. Ve ufacık bedenleri yara almadan, gözyaşı dökmeden, acı çekmeden büyüsünler ki belki bizleri affederler.Bu topraklarda barış dışında bütün yöntemler denendi, toplumu çürütmekten başka bir işe yaramadı. Denenmemiş tek yöntem olan barışta ısrar etmek aynı zamanda bu ülkenin ve halkların kurtuluşudur.
Yıllardır Yaşanan savaşta harcanan paralarla yeniden bir dünya inşası yapıla bilirdi. Yaşanan felaketlerin sona ermesini arzulayan ve mevcut çürümüşlükten kurtulmak isteyen herkesin ortak görevidir. Biz kendi mücadelemize, bu toprakların ve toplumun barış isteğine inanıyoruz. Mutlaka bu topraklarda onurlu bir barışı yaratacağız.
1 Eylül Dünya Barış Günü bütün insanlığa kutlu olsun, bu uğurda mücadele eden ve barışı büyütmeye çalışan dünya insanlığını selamlıyoruz.”