Tacettin DURMUŞ
Öztürkler, Korona pandemisi ile birlikte plastikle kirletilen dünyada, insanların bazı zamanlarda ‘Tebdili mekanda ferahlık vardır’ diyerek yaşamın girift ve bunaltıcı ortamından bir süreliğine çıkıp, doğanın müşfik ve ferahlatıcı kollarına atmak istediğine dikkat çekti.
Yaşadığınız bazı ortamlarda olduğu gibi, çok yerde nefesimizi daraltacak ve oksijeninizi azaltacak olumsuz görüntülerle karşılaşıldığını söyleyen, Öztürkler, bir “Antrparantez” açarak, çevre kirliliğinin önemli konularından biri olan çöp atma alışkanlığı ile ilgi olarak izlenimlerini kaleme aldı.
ÇALIŞIN BURADA DEYİL, HEYATTA İZ KOYUN
Çevre kirliliğine; Azerbaycan’da bir piknik yerinin girişinde ‘Çalışın burada deyil, heyatta iz koyun!!!’ sözleriyle açıklık getiren, Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yavuz Öztürkler,”Geçen yıl, Akdeniz bölgemizin güzel bir ilinin şirin bir ilçesinin sahilinde gezerken sahilin birçok açıdan güzelleştirilmeye çalışıldığını gözlemledim. Hayvanlara barınak, yem ve su duraklarından tutun, engellilerin yaşamını kolaylaştıracak bir çok uygulamadan, spor tesislerine kadar çeşitli imkanların sunulmaya çalışıldığını gördüm. Ancak diğer taraftan tüm uyarı ve önlemlere rağmen sahile fırlatılan birçok şişe, ambalaj ve zararlı çöpler özenle harcanan emeklere bir hakaret gibiydi…
Yine Ardahan ilimize bağlı Çıldır ilçemizin Akçakale adasında, ailece dostlarımızla yaptığımız bir piknikte gördüğümüz eşsiz ve güzel manzaralar büyüleyici idi. Öte yandan kamusal olanaklarla güzelleştirilmeye çalışılan adada birçok çöp konteynerine ve uyarı yazılarına rağmen, bazı evsel atıklarla oluşturulan çirkinlikler üzücüydü (Dayanamadım bazılarının fotoğrafını çekerek bu yazıma ekledim.). Kuşkusuz hepimizin gözlemlerinden de bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Oysa kültürümüzde suya pis şeylerin akıtılması, hane dışına su dökülmesi, suların aktığı yerlere tükürülmesi ve hayvanlara eziyet çektirilmesi gibi doğaya zarar veren eylemlerin cezasız kalmayacağı mit ve inancı yerleşiktir. Biz insan, doğa ve çevreye saygılı bir milletiz.
Peki doğada ve çevremizde çok fazla yaşadığımız bu empati yoksunluğu ve duyarsızlığın nedeni nedir? Bunun için fazla eğitime gerek var mıdır? Bir insanda zaten kendisini başkasının yerine koyabilme refleksi veya içgüdüsü yok muydu? Bazı şeyleri doğuştan veya yaşam içerisinde otomatik olarak öğreniyoruz ya, “Çöp atmama veya empati” de onlardan biri olamaz mıydı? Bu soruların etkisiyle küçük bir araştırma yapınca yalnız olmadığımı anladım, bu soruların birçok insan tarafından sorulduğunu ve uzmanlar tarafından araştırılarak yorumlandığını gördüm.
Bazı örnekler vermek gerekirse… Yere neden çöp atıyoruz ve tükürüyoruz? Yada dünyada her yıl 4.5 trilyon izmarit neden yere atılıyor? Piknik yaptığımız yerlere ve ormanlara neden çöp bırakılıyor? Çöp (Son zamanlarda maske.) atma alışkanlığından neden bir türlü vazgeçilmiyor?... İstersek başarabiliriz pekala, kapalı mekanlarda sigara içme alışkanlığından vazgeçtiğimiz (?) gibi…
Yine küçük bir araştırma yapınca, gördüm ki bu çok derin ve geniş bir husus. Daha ziyade, Devletimizin uzman kişilerle ele alması gereken bir mesele…
Mesele derin ve geniş olsa da ortaya çıkan görüntünün en önemli nedenlerinden birinin, en azından bazılarımızda ki “Yakıcı bir vurdumduymazlık ve empati yoksunluğu” olduğu sonucuna varılabilir. Ortak bir çevrede yaşamak zorunda olduğumuz bazı insanlar fiziksel ve ruhsal hayatımızda kötü izler bırakarak (Gürültü kirliliği de buna dahildir.) hayatımızı çekilmez hale getirebilmektedirler.
Bu mesele bir sayfalık bir yazı ile ortaya konulamayacağından yazımı burada kesiyor ve kardeş ülkemiz Azerbaycan’da bir piknik yerinin girişinde okuduğum veciz bir söz ile bitirmek istiyorum:
“Çalışın burada deyil, heyatta iz koyun!!!”…”dedi.
Öztürkler, Korona pandemisi ile birlikte plastikle kirletilen dünyada, insanların bazı zamanlarda ‘Tebdili mekanda ferahlık vardır’ diyerek yaşamın girift ve bunaltıcı ortamından bir süreliğine çıkıp, doğanın müşfik ve ferahlatıcı kollarına atmak istediğine dikkat çekti.
Yaşadığınız bazı ortamlarda olduğu gibi, çok yerde nefesimizi daraltacak ve oksijeninizi azaltacak olumsuz görüntülerle karşılaşıldığını söyleyen, Öztürkler, bir “Antrparantez” açarak, çevre kirliliğinin önemli konularından biri olan çöp atma alışkanlığı ile ilgi olarak izlenimlerini kaleme aldı.
ÇALIŞIN BURADA DEYİL, HEYATTA İZ KOYUN
Çevre kirliliğine; Azerbaycan’da bir piknik yerinin girişinde ‘Çalışın burada deyil, heyatta iz koyun!!!’ sözleriyle açıklık getiren, Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yavuz Öztürkler,”Geçen yıl, Akdeniz bölgemizin güzel bir ilinin şirin bir ilçesinin sahilinde gezerken sahilin birçok açıdan güzelleştirilmeye çalışıldığını gözlemledim. Hayvanlara barınak, yem ve su duraklarından tutun, engellilerin yaşamını kolaylaştıracak bir çok uygulamadan, spor tesislerine kadar çeşitli imkanların sunulmaya çalışıldığını gördüm. Ancak diğer taraftan tüm uyarı ve önlemlere rağmen sahile fırlatılan birçok şişe, ambalaj ve zararlı çöpler özenle harcanan emeklere bir hakaret gibiydi…
Yine Ardahan ilimize bağlı Çıldır ilçemizin Akçakale adasında, ailece dostlarımızla yaptığımız bir piknikte gördüğümüz eşsiz ve güzel manzaralar büyüleyici idi. Öte yandan kamusal olanaklarla güzelleştirilmeye çalışılan adada birçok çöp konteynerine ve uyarı yazılarına rağmen, bazı evsel atıklarla oluşturulan çirkinlikler üzücüydü (Dayanamadım bazılarının fotoğrafını çekerek bu yazıma ekledim.). Kuşkusuz hepimizin gözlemlerinden de bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Oysa kültürümüzde suya pis şeylerin akıtılması, hane dışına su dökülmesi, suların aktığı yerlere tükürülmesi ve hayvanlara eziyet çektirilmesi gibi doğaya zarar veren eylemlerin cezasız kalmayacağı mit ve inancı yerleşiktir. Biz insan, doğa ve çevreye saygılı bir milletiz.
Peki doğada ve çevremizde çok fazla yaşadığımız bu empati yoksunluğu ve duyarsızlığın nedeni nedir? Bunun için fazla eğitime gerek var mıdır? Bir insanda zaten kendisini başkasının yerine koyabilme refleksi veya içgüdüsü yok muydu? Bazı şeyleri doğuştan veya yaşam içerisinde otomatik olarak öğreniyoruz ya, “Çöp atmama veya empati” de onlardan biri olamaz mıydı? Bu soruların etkisiyle küçük bir araştırma yapınca yalnız olmadığımı anladım, bu soruların birçok insan tarafından sorulduğunu ve uzmanlar tarafından araştırılarak yorumlandığını gördüm.
Bazı örnekler vermek gerekirse… Yere neden çöp atıyoruz ve tükürüyoruz? Yada dünyada her yıl 4.5 trilyon izmarit neden yere atılıyor? Piknik yaptığımız yerlere ve ormanlara neden çöp bırakılıyor? Çöp (Son zamanlarda maske.) atma alışkanlığından neden bir türlü vazgeçilmiyor?... İstersek başarabiliriz pekala, kapalı mekanlarda sigara içme alışkanlığından vazgeçtiğimiz (?) gibi…
Yine küçük bir araştırma yapınca, gördüm ki bu çok derin ve geniş bir husus. Daha ziyade, Devletimizin uzman kişilerle ele alması gereken bir mesele…
Mesele derin ve geniş olsa da ortaya çıkan görüntünün en önemli nedenlerinden birinin, en azından bazılarımızda ki “Yakıcı bir vurdumduymazlık ve empati yoksunluğu” olduğu sonucuna varılabilir. Ortak bir çevrede yaşamak zorunda olduğumuz bazı insanlar fiziksel ve ruhsal hayatımızda kötü izler bırakarak (Gürültü kirliliği de buna dahildir.) hayatımızı çekilmez hale getirebilmektedirler.
Bu mesele bir sayfalık bir yazı ile ortaya konulamayacağından yazımı burada kesiyor ve kardeş ülkemiz Azerbaycan’da bir piknik yerinin girişinde okuduğum veciz bir söz ile bitirmek istiyorum:
“Çalışın burada deyil, heyatta iz koyun!!!”…”dedi.