Onur ERSANÇMIŞ
Muhalefetin erken seçim talepleriyle birlikte seçim meselesi Türkiye kamuoyunun gündemine oturmuştur. Erken mi olacak yoksa zamanında mı yapılacak diye çeşitli tahmin ve iddialar yapılmaktadır. Zaten tüpten çıkan macunun geri dönüşü olmaması misali Türkiye’de seçim bir defa konuşulmaya görsün. Er ya da geç o seçim olur. Fakat ben hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, artan işsizlik, ağır ekonomik şartlar ve sair sebeplerle erken seçim ihtimalini zayıf görüyorum. Ama yine de Kasım 2022 tarihini düşük ihtimal de olsa not düşmekte fayda var.
Siyasal ve toplumsal şartlar olgunlaştığı takdirde ben de memleketim Kars’tan MHP milletvekili adayı olmak istiyorum. Doğup büyüdüğüm ve çok sevdiğim memleketim Kars’a ve insanlarımıza milletvekili olarak hizmet etmek istiyorum. Kars’ı ve Karslıları Türkiye Büyük Millet Meclisinde hakkıyla temsil etmek istiyorum. Niyetim ve düşüncem bu yöndedir. Şayet listenin 1. Sırasından aday gösterilirsem, Allah(c.c)’ın izni, Kars halkının takdiri ve desteği ile kazanacağıma inanıyorum. Ancak senaryosu önceden yazılmış bir oyunun bir parçası ya da figüranı olmayacağımı da şimdiden belirtmek isterim.
Hani futbol müsabakalarında maç öncesinde takım kaptanından tutun da kaleciye varıncaya kadar tüm oyuncular ’’hak eden kazansın veya iyi olan kazansın’’ derler ya. İşte ben de tam o noktadayım. Hak eden kazansın. Aday belirleme sürecinde para değil liyakat belirleyici olsun. Parası olan değil kazanabilme imkânı ve potansiyeli olan kişi aday yapılsın. Aday yapılacak kişinin mal varlığı ve banka hesap cüzdanları değil ehil olup olmadığı dikkate alınsın.
Kimseyi kırmak veya üzmek gibi bir niyetimiz yoktur. Talebimiz dillerden düşürülmeyen demokrasi adınadır. Ancak hiç kimse demokrasiyi, vatandaşın rutin olarak birkaç yılda bir sandık başına giderek sadece oy kullanmasından ibaret sanmamalıdır. Demokrasi, en yalın anlatımla ’’halk iradesi’’ demektir.
O halde demokrasinin bir gereği olarak, Kars halkına sorulsun, şehirde yaşayan milliyetçilere kulak verilsin, Ülkücülerin görüşleri alınsın ve bu doğrultuda kazanabilecek kişi kim ise işte O aday yapılsın. Bu kişi ben de olabilirim bir başkası da olabilir hiç fark etmez, önemli de değil. Yeter ki hakkaniyetle karar verilsin. Hakikatlere ihanet edilmesin. Kars’tan MHP’nin gerek milletvekili çıkarmasının gerekse İl belediye başkanlığını kazanmasının tek yolu budur; Halkın ve Milliyetçi-Ülkücü tabanın istediği kişiyi aday yapmak. Bunun aksi hezimet olur, tekrar yenilgi olur. Birkaç haramzâde cebini dolduracak ve bir takım kodamanlar aday olup egosunu tatmin edecek diye hiç kimsenin bu şehirde Ülkücü-Milliyetçi Harekete gönül vermiş ve umut bağlamış insanları yeniden bir hüsrana ve hayal kırıklığına uğratmaya hakkı yoktur.
Yeri gelmişken, buradan muhataplarını yol yakınken ve vakitlice uyarmak istiyorum. Genel Merkezde ispiyonculuk yaparak, onu bunu karalayarak, ayak oyunlarıyla, çeşitli tezgâh ve entrikalarla en fazla aday olabilirsiniz. Ama asla milletvekili olamazsınız, belediye başkanı da olamazsınız. Tuttuğunuz bu yol, yol değildir. Bu rezil yolun ne size bir hayrı olur ne de camiamıza.
Önce teşhis koyalım ve teşhisi doğru koyalım. Çünkü bir doktor önce doğru teşhis koyup ardından doğru tedavi yöntemlerini uygulayamazsa hastasını iyileştirmesi mümkün olmaz. Esasında biz doktor da değiliz hasta da değiliz. ’’Doktorun Türk, ilacın İslam olsun’’ diyen şaire nazire yaparcasına, ruhumuzun ızdırabını dindirecek ilacı Türk-İslam Ülküsünde bulanlardanız. Siyasi ve içtimai inancımıza göre Türk-İslam Ülküsünün kalesi MHP ve Ülkü Ocakları’dır. Bu iki kurumla ilgili hassasiyetimizin kaynağı ise bahse konu inancımızdır.
Muhalefetin erken seçim talepleriyle birlikte seçim meselesi Türkiye kamuoyunun gündemine oturmuştur. Erken mi olacak yoksa zamanında mı yapılacak diye çeşitli tahmin ve iddialar yapılmaktadır. Zaten tüpten çıkan macunun geri dönüşü olmaması misali Türkiye’de seçim bir defa konuşulmaya görsün. Er ya da geç o seçim olur. Fakat ben hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, artan işsizlik, ağır ekonomik şartlar ve sair sebeplerle erken seçim ihtimalini zayıf görüyorum. Ama yine de Kasım 2022 tarihini düşük ihtimal de olsa not düşmekte fayda var.
Siyasal ve toplumsal şartlar olgunlaştığı takdirde ben de memleketim Kars’tan MHP milletvekili adayı olmak istiyorum. Doğup büyüdüğüm ve çok sevdiğim memleketim Kars’a ve insanlarımıza milletvekili olarak hizmet etmek istiyorum. Kars’ı ve Karslıları Türkiye Büyük Millet Meclisinde hakkıyla temsil etmek istiyorum. Niyetim ve düşüncem bu yöndedir. Şayet listenin 1. Sırasından aday gösterilirsem, Allah(c.c)’ın izni, Kars halkının takdiri ve desteği ile kazanacağıma inanıyorum. Ancak senaryosu önceden yazılmış bir oyunun bir parçası ya da figüranı olmayacağımı da şimdiden belirtmek isterim.
Hani futbol müsabakalarında maç öncesinde takım kaptanından tutun da kaleciye varıncaya kadar tüm oyuncular ’’hak eden kazansın veya iyi olan kazansın’’ derler ya. İşte ben de tam o noktadayım. Hak eden kazansın. Aday belirleme sürecinde para değil liyakat belirleyici olsun. Parası olan değil kazanabilme imkânı ve potansiyeli olan kişi aday yapılsın. Aday yapılacak kişinin mal varlığı ve banka hesap cüzdanları değil ehil olup olmadığı dikkate alınsın.
Kimseyi kırmak veya üzmek gibi bir niyetimiz yoktur. Talebimiz dillerden düşürülmeyen demokrasi adınadır. Ancak hiç kimse demokrasiyi, vatandaşın rutin olarak birkaç yılda bir sandık başına giderek sadece oy kullanmasından ibaret sanmamalıdır. Demokrasi, en yalın anlatımla ’’halk iradesi’’ demektir.
O halde demokrasinin bir gereği olarak, Kars halkına sorulsun, şehirde yaşayan milliyetçilere kulak verilsin, Ülkücülerin görüşleri alınsın ve bu doğrultuda kazanabilecek kişi kim ise işte O aday yapılsın. Bu kişi ben de olabilirim bir başkası da olabilir hiç fark etmez, önemli de değil. Yeter ki hakkaniyetle karar verilsin. Hakikatlere ihanet edilmesin. Kars’tan MHP’nin gerek milletvekili çıkarmasının gerekse İl belediye başkanlığını kazanmasının tek yolu budur; Halkın ve Milliyetçi-Ülkücü tabanın istediği kişiyi aday yapmak. Bunun aksi hezimet olur, tekrar yenilgi olur. Birkaç haramzâde cebini dolduracak ve bir takım kodamanlar aday olup egosunu tatmin edecek diye hiç kimsenin bu şehirde Ülkücü-Milliyetçi Harekete gönül vermiş ve umut bağlamış insanları yeniden bir hüsrana ve hayal kırıklığına uğratmaya hakkı yoktur.
Yeri gelmişken, buradan muhataplarını yol yakınken ve vakitlice uyarmak istiyorum. Genel Merkezde ispiyonculuk yaparak, onu bunu karalayarak, ayak oyunlarıyla, çeşitli tezgâh ve entrikalarla en fazla aday olabilirsiniz. Ama asla milletvekili olamazsınız, belediye başkanı da olamazsınız. Tuttuğunuz bu yol, yol değildir. Bu rezil yolun ne size bir hayrı olur ne de camiamıza.
Önce teşhis koyalım ve teşhisi doğru koyalım. Çünkü bir doktor önce doğru teşhis koyup ardından doğru tedavi yöntemlerini uygulayamazsa hastasını iyileştirmesi mümkün olmaz. Esasında biz doktor da değiliz hasta da değiliz. ’’Doktorun Türk, ilacın İslam olsun’’ diyen şaire nazire yaparcasına, ruhumuzun ızdırabını dindirecek ilacı Türk-İslam Ülküsünde bulanlardanız. Siyasi ve içtimai inancımıza göre Türk-İslam Ülküsünün kalesi MHP ve Ülkü Ocakları’dır. Bu iki kurumla ilgili hassasiyetimizin kaynağı ise bahse konu inancımızdır.