Halbuki tanımadan önce büyüklüklerine inanmak geliyordu içimden. Yazık. Hayal kırıklığına uğramıştım. Yeni hayal kırıklığından çıkmış gibiyim. Ruh dünyamda ani değişikler olmaya başladı. Çünkü büyük diye bilinenlerin hüviyetleri değişiyordu ve büyüklükleri küçülüveriyordu birden. Bir gün önce saygı duyduklarım, bir gün sonra beni çılgına döndürebiliyordu. Çıldırmaktan korkuyorum. Hiç kimseyi tanımak istemiyorum şimdi. Çünkü arkadaşlar birer makama çıkınca garipleşmişti. Garipler birer abesler yığınıydı benim için. Çünkü maddiyat şuurlarını parçalamıştı. Şuurumu parçalayanlardan uzaklaşmayı beklerken, yine de gençliğimi şekillendiren arkadaşları arıyordum. Aradığımı bulmaya çalışırken, aradığım eski arkadaşlardan değil de, bulduklarımdan hoşlanmıyordum. Aradıklarım saf ve temizken, bulduklarım son derece seviyesiz ve hokkabaz idiler. Para kalıplarına dayanarak çizilmiş, seviyesiz kanunların seviyesiz memurları olmuştular. Para güdümüne girmiş kara cahiller idiler. Ne idealleri kalmıştı, ne de düşünceyle idealleri anlayacak hazırlıktaydılar. Önceleri acaba ben mi büyüklük duygusuna kapılıyorum diye kendimi yargılardım. Ama yargılama sonunda görüyordum ki kendileri küçüklük duygusuyla büyümüştüler. Görmek istemediğim bir sürü vesikalarla süslenmiştiler. Bu arkadaşları elekten geçirirken, üste kalan hatıralarım ve elekten düşenler arkadaşlarım idi. Onları besleyen hatıralarımı adreslerine yazılı mektupların içinde ancak cebimde gönderemeden taşıyorum. Bu yeni şekilleriyle karşılaşırken, dehşet içinde mektuplarda saklı arkadaşlarıma saygı ve sevgiyle sarılıyorum. Sarıldıklarımı cebimdeki mektuplarda saklarken, karşılaştıklarım kepaze bir şekilde maddiyatı kendilerine slogan etmiş. Tabii ki onları dışarıda bırakıyordum. Çünkü hem hünerleriyle, hem de kabiliyetleriyle beraber sahip oldukları dinlerini de araç olarak kullanıyorlardı. Bu yeni dinleri hakikat ile yalanın ebedi ve ezelin boğuşmasıydı. Nedense yeni dindarların her hücumu ve her saldırıları para da istifleniyordu. Evet. Parasızlık ateşten bir gömlekti ama bu arkadaşlar parasızları kafir ilan edecek kadar işleri ileri götürüyordu. Bu düşüncelerle kendileri küfrün mutlak-ı içinde yeşermiş oluyorlardı. Şahsiyetli bazı arkadaşlarım edebin imanından kopmamıştı ama kopmayanlar kendi köşelerine sığınmıştılar. Edeple edebiyata sığınanlar adeta parasızlıkla terbiye ettirilip cinnet geçirmeye zorlanıyordu. Evet, şimdi köşesine sığınanları yerinde bırakırken, kimseyi tanımak istemiyorum. Ama bu çok güç… Güç olanı yerinde bırakıp kütüphaneye sığınıyorum. Kütüphanede memnun muydum? Hayır. Ben memnun değil iken, benim gibi kütüphanenin köşesine sığınanlar da memnun değildi. Onlar da sığındıkları köşelerinde saçını başını yollar ve kötü arkadaşlarına ağız dolusu küfürler ederlerdi.
KÖŞE YAZISI
Yayınlanma: 21 Haziran 2022 - 13:57
Güncelleme: 21 Haziran 2022 - 13:57
ARKADAŞ ARIYORUM
Görüştüğüm pek çok insan vardı. Pek çoğunu tanıdım. Tanıdıklarım da benim tanımak istediklerim değillerdi.
KÖŞE YAZISI
21 Haziran 2022 - 13:57
Güncelleme: 21 Haziran 2022 - 13:57